1 Ocak 2013 Salı

Borsa Vurguncusu Veysel Kadayıfçıoğlu (Veysel Salihoğlu)

Borsa Vurguncusu Veysel Kadayıfçıoğlu (Veysel Salihoğlu)


Vurgunun Tanığı Konuşuyor


Cezaevinde yatan Veysel Kadayıfçıoğlu, İhlas'ın borsadaki Kristal Kola operasyonunun içyüzünü ayrıntılarıyla anlattı 
'KOF TAPU' ARAYIŞI
Bir RP milletvekilinin yeğeni Abdullah Kavukçu, benimle iş yapmak istediğini anlattı. Park Orman'da Abdurrahman Yıldırım, Abdullah Kavukçu, EMD'nin müdürü ile yardımcısı ve Ömer Celeb'le buluştuk. Benden, Emlak Bankası'na teminat göstermek için fazla maddi değeri olmayan tapularımı istediler.
MÜDÜRLERE YÜZDE 5
Tapularla, daha fazla hisse senedi için kredi çekeceklerdi. İşten 10-15 milyon dolar alabileceğimi söylediler. Kristal Kola hisselerinde İhlas Holding destekli operasyon yapacaklarını anlattılar. Zararı Emlak Bankası'nın çekeceğini biliyorlardı. Hedefledikleri 100 milyon doların yüzde 5'ini de müdürler alacaktı.
BAŞKA BİR OPERASYON
Kabul etmedim. Sonra İhlas'ın inşaat bölümünün ortağı Zeki Celeb'in oğlu Ömer Celeb devamlı beni iknaya çalıştı. İşin arkasında kendisiyle Enver ve Mücahit Ören'in olduğunu söylüyordu. İhlas'a ait başka bir hisse senedindeki benzeri operasyon yüzünden çıkan olaylardan dolayı cezaevindeyim. Tuncay ÖZKAN'ın haberi için... 
SOYGUNUN TANIĞI İÇERİDE
Erbakan'ın damat adayı olarak lanse edilen ve halen cezaevinde bulunan Veysel Kadayıfçıoğlu Borsa'da İhlas Holding destekli operasyonda zararın Emlak Bankası'nca karşılandığını söylüyor
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda vurgun çarkları nasıl dönüyor? Bunlar mutlaka ortaya çıkartılmalıdır diyorduk. Şimdi bir ipucu yakaladık. İhlas Holding'in Kristal Kolası ile devletin Emlak Menkul Değerler A.Ş.'si (EMD) arasındaki ilişkiler bizi Borsa'da epey bir yerlere götüreceğe benziyor. Bu ilişkiler yumağı bunun en açık örneklerinden birini oluşturuyor. Devletin kurumu batıyor, İhlas Holding'in Kristal Kolası tavan prim yapıyor. Toplam 2 milyon dolarlık değere sahip olmayan Kristal Kola borsada EMD'nin batışı karşılığında toplam 246 milyon dolar değer kazanabiliyor. Nasıl mı?
Şimdi size bu borsacı ve gazozcu aşkının gerçek öyküsünü, tanığının ağzından anlatacağım. Hem de ne tanık... 
KRİSTAL KOLA VURGUNU
Kristal Kola işini en iyi bilen kişilerden biri. Basında kapatılan Refah Partisi'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın damat adayı olarak tanıtılan, Veysel Kadayıfçıoğlu. Çünkü o da bu manipülasyon olayının tam içinde olan kişilerden biri. Kadayıfçıoğlu çete kurmak suçlamasıyla tutuklandı ve şu an cezaevinde yatıyor. Kadayıfçıoğlu'na Bayrampaşa Cezaevi'nde telefonla ulaşıp, olayın öyküsünü dinleme olanağı buldum. İşte tanığının ağzından borsada yaşanan Kristal Kola vurgununun öyküsü:
"İlk olarak bu insanlarla nasıl tanıştığımı, kim tarafından tanıştırıldığımı söylesem daha iyi olur. Abdullah Kavukçu kendisi de daha önceden sempati duyduğum bir insandı. Dayısı RP'den milletvekiliydi, Erzincan Milletvekili Tevfik Karahan olması lazım. Bizden biri olarak gördüğüm için çok samimiyet duydum kendisine. Sonra beraber iş yapabileceğimizi, bir operasyona beraber girebileceğimizi anlattı. Nasıl bir operasyon diye sorduğumda, hisse senetleriyle ilgili, dedi. Kristal Kola'yla ilgili yapacakları bir işe beni de sokmak istediklerini anlattılar. Beni Nevzat Yıldırım, Hüseyin Ortayatırmacı, Ömer Celep ve Abdurrahman Yıldırım'la konuşturmak istediğini söyledi. Park Orman'da oturduk. O gece gittiğimde Abdurrahman Yıldırım, Abdullah Kavukçu, Emlak Menkul'ün Müdürü ve adlarını şu an hatırlamıyorum Müdür Yardımcısı ve Ömer Celep de vardı. Konuya girdik. Benden Emlak Bankası'nın bu kârı vereceği operasyon için, fazla maddi değeri olmayan tapular vermemi istediler. Teminat olarak bu tapuları verdiğim takdirde, daha fazla kâğıt için kredi alabileceklerini anlattılar.
Bunun karşılığında Kristal Kola operasyonundan da bana işten sonra 10 ila 15 milyon dolar arası para alabileceğimi söylediler. Benden atıl değeri olan para değeri olmayan tapuları alacaklar ve bana 15 milyon dolar para vereceklerdi. Neye karşılık? Detaya girdiğimde, İhlas Holding destekli bir operasyon yapacaklarını, kâğıdının da Kristal Kola olacağını, ortadaki zararın da Emlak Bankası'nca çekileceğini açıkladılar. Müdürlerin de bu işten yüzde beş alacağını söyleyince, karşımdakilerin tam bir şebeke olduğunu anladım. Böyle bir olaydan 100 milyon dolar para kaldırmayı hedeflediklerini de anlattılar. Ben kibarca bu insanlara bu işe giremeyeceğimi söyledim.
Daha sonra İhlas Holding inşaat bölümünün ortaklarından Zeki Celeb'in oğlu Ömer Celeb beni arayıp görüşme talebinde bulundu. 'Seni de aramızda görmek istiyoruz, birlikte hareket edersek çok daha iyi olur' dedi. Bu işin arkasında kimin olduğunu sorduğumda kendisi Enver Ören ve Mücahit Ören'in olduğunu, onların hesaplarını da Hüseyin Ortayatırmacı'nın yönettiğini anlattı. Ben de böyle bir işe giremeyeceğimi, daha sonra rezilliğin çıkabileceğini söyledim. 
HORTUMLANAN PARA İHLAS'TA
Daha sonra Emlak Menkul'ün bayağı bir zarara uğradığını duydum. Emlak Menkul'ün batmasıyla hortumlanan paraların, paravan hesap sahipleri üzerinde İhlas Holding'in kasasına gittiği, SPK ve mahkemenin bilirşkişi raporlarıyla apaçık ortadadır. Borsa'yla ilgilenenlere zaten sorduğunuzda Ömer Celeb'in Holding'den olduğunu Ortayatırmacı'nın da Enver Ören ve Mücahit Ören'in hesaplarını tuttuğunu ve onların portföylerini yönettiğini öğrenirsiniz. Operasyonda Abdurrahman Yıldırım, kardeşleri Nevzat ve Aydın'ın haricinde, paravan hesaplar kullanarak Kristal Kola hissesinden spekülasyon yaparak, kâğıtları Emlak Menkul'e gömerek, Emlak Menkul'ün kapanmasına neden oldular. Apaçık ortada zaten bu olaylar. Bu olayda da rolleri ben size kısa kısa söyleyeyim; Emlak Bank kuzu rolünde. Aradaki spekülatörler de kurt rolünde. Kurdun patronu rolünü ise İhlas Holding oynamaktaydı. Bu, evraklara baktığınız da apaçık ortada zaten. 
POLİS ANLATTIKLARIMI DİNLEMEDİ
Neden cezaevinde olduğumu sordunuz? Bildiklerimi polise anlatıp anlatmadığımı sordunuz? Tabii ki bildiklerimi polise anlattım. Zaten aşağı, yukarı on gündür cezaevinde tutukluyum. Bunun sebebi de İhlas Holding'e ait olan İhlas Ev Aletleri kâğıdına yatırım yaptım. Bu yatırımdan aşağı yukarı 2.5 milyon dolar zararım oldu. Gene birçok küçük yatırımcının da zararı oldu. Öncekinden olduğu gibi bu kâğıtta İhlas Holding'in olduğu için takibi roller yine aynıydı. Burada ben bu zarara karşılık insanlardan paramı talep ettim. Tabii benim gibi parasını talep edemeyenlerde vardı. Daha önceki dolandırıcılıklarını, sahtekârlıklarını bildiğim için olayın üstüne çok farklı gittim 2.5 milyon dolar zararımı vermedikleri takdirde Holding hakkında ve yapılanları SPK'ya şikâyet edeceğimi söyleyince, bana yine aracı olarak Ömer Celeb'i gönderdiler. Benimle görüşmek istediği, birlikte bir yemek yiyebileceğimizi teklif edince ben de kırmadım kendisini. Ataköy'de buluştuk. Yanında holding adına sana 100 bin dolar ve 100 bin mark para getirdim, dediğinde ben parayı kabul ettim. Kendisinden geri kalan parayı istediğimi söyledim. Onlardan 1.5 milyon dolar istediğimi Abdurrahman Yıldırım'dan da 1 milyon dolar istediğimi söyledim. Daha sonra kendisi 'Yakında yeni bir operasyona gireceğiz o operasyondan sana illa ki daha fazlasını kazandıracağız' dedi. 'Ömer, ben bu paraları kabul etmem, siz bankaları resmen dolandırıyorsunuz, hele devlet bankalarını, bu para bana gelmez ben bunu kabul etmiyorum, ben paramı da hepinizden istiyorum' dedim. Ömer 'Tamam' dedi. Daha sonra Abdurrahman'dan alacağım 1 milyon dolara karşılık kardeşi 25 milyar, o zaman ki değeri aşağı yukarı 100 bin dolara tekamül eden bir aylık bir senet getirdi. Geri kalan borcu 900 bin doları da, 6 ayda ödeyebileceklerini teklif ettiler. Onu da kabul etmedim. Ben en kısa zamanda tamamını isterim, dedim. Tabii aradan bir müddet geçince senedi ödemediler. Ödemeyince ben de senedi hukuki işleme koydum, tahsile koydurdum.
Daha sonra Aydın Yıldırım, senet silah zoruyla alındı diyerek polise gitti. Tuncay Bey, akıl var mantık var. Silah zoruyla 25 milyarlık senet alacağıma, 2.5 milyon dolarlık senet alırdım. Aydın Yıldırım şubeye gidip şikâyetçi olunca peşinden Hüseyin Ortayatırmacı, Abdurrahman Yıldırım, Ömer Celeb de aleyhime gidip ifade verdiler. Buradaki hareketin amacı apaçık ortada. Benim cezaevine girmem onları her yönden rahatlatacağı için, hepsi benim hakkımda şikâyetçi oldular. Polis de görevini çok iyi yaptı. Beni çete lideri yaparak, yanımızda çalışanları da çete elemanları olarak lanse ederek, bizleri kamuoyuna çeteci diye tanıttılar. Bana ait olan şirketlerin yıllardır ne iş yaptığını polis çok iyi biliyor. Polise de anlattım. Bunların hiçbiri ifade tutanaklarına da geçmediği gibi, polis nedendir bilmem bu olayda hiç oralı bile olmadı. Bence adaletin temsilcisi olan polis bu işte taraf oldu. Polisin beni sorguladığı gibi onları da sorgulaması gerekirdi. 
'ORTADA BİR BORSA ÇETESİ VAR'
Polis eğer gerçekten suçlu arıyorsa, karşılarında çok profesyonel olan 20 kişiden fazla olan bir borsa çetesi var. İnşallah bu çağrımıza polisimiz duyarlı olur da devletin 11 trilyonu, yani bu zamanın parasıyla 40 milyon doların kimlere gittiğini ortaya çıkarır, kamuoyu da rahatlar. Benim Sayın Erbakan Hocamızla ilişkim bir kirvelik ilişkisidir. Bazılarının işine öyle geldiği için yalan yanlış yakıştırmalar yapıyorlar. Bunlar ayıptır. Bu olayı araştıracaklarına İhlas Holding'e baksınlar, bakın daha neler çıkacak, neler?.."

Evet, bunlar Veysel Kadayıfçıoğlu'nun anlattıkları. Şimdi iş polise, savcılara ve Borsa ile SPK'ya düşüyor. Haydi bakalım, bazılarının bu gazoz aşkı nereden kaynaklanıyor bir anlayalım. Yoksa birilerinin aksırıncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yemelerine seyirci mi kalınacak?